Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa’da nefret suçlarıyla mücadelede ayrımcılık yapıldığını söyledi. Irkçı saldırıların çoğunun daha soruşturma aşamasında örtbas edildiğini belirten Erdoğan, Gazze’deki katliama da değindi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği Kapasite Geliştirme ve Eğitim Çalıştayı katılımcılarını Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Sergi Salonu’nda kabul etti.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar…
Sizleri hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Külliye’ye, milletin evine hoş geldiniz. Bugün 25 ülkenin 47 farklı bölgesinden gelen Avrupalı Türkleri misafir ediyoruz. Sizleri ana vatanınızda ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum. Kapasite geliştirme ve eğitim çalıştayınızın başarılı geçmesini rabbimden niyaz ediyorum.
Kapsamlı programın hazırlanmasına katkı veren herkese teşekkür ediyorum. 4 gün boyunca kıymetli isimlerle bir araya geleceksiniz. Geleceğe dair yol haritalarının şekillenmesi noktasında çalıştayınız önemli roller üstlenecek. Bizler çalışmalarının merkezine istişareyi yerleştirmiş bir hareketiz.
Birliğimizin bu güzel programını ortak akla verilen önemin bir sembolü olarak görüyoruz. Uluslararası Demokratlar Birliği Avrupa’daki kardeşlerimizin haklarının korunması, genç kuşakların asimile olmadan topluma katılımı ve akademide insanlarımızın desteklenmesi gibi kıymetli faaliyetler yürüttü yürütüyor. Tehditler değiştikçe birliğin faaliyet sahası da değişiyor. Kardeş topluluklara da el uzatmasını kıymetli buluyorum. 20 yılda marka haline dönüşen birliğimizi canı gönülden tebrik ediyorum. Birliğe maddi manevi destek olan her kardeşime şükranlarımı sunuyorum. Aramızda olmayan kardeşlerimi de rahmetle yad ediyorum.
Sadece bizim değil Avrupalı Türklerin yanı sıra kimliğini koruma mücadelesi verenlerin de birliğimizden büyük beklentileri var. Sizlerin omuzlarınızda ağır bir yük bulunuyor. Çalışmak, daha fazla gayret etmek zorundayız. Hak verilmez alınır şiarı ile tempomuzu artırmalıyız. Her zamankinden daha dinamik ve kucaklayıcı anlayış ile hareket etmeliyiz. Nerede yaşarsak yaşayalım milletçe güçlü olmak mecburiyetindeyiz. Asırlar boyu İslam’ın sancaktarlığını yapmış, tarihi zaferlerle dolu milletin evlatlarına zayıflık yakışmaz.
Bugün yaklaşık 7 milyon insanımız Avrupa’da yaşıyor. Avrupalı Türklerin neredeyse yarısı Almanya’da ikamet ediyor. Vatandaşlarımız uzun yıllar haklarını kullanma noktasında sıkıntı çektiler. Hakkaniyetli olmayan tercihe zorlandılar. Alman makamlarıyla olan görüşmelerimizde yaşanan sıkıntıları pek çok kez gündeme taşıdık. Almanya’nın uzun yıllar direndikten sonra çifte vatandaşlığı kolaylaştıran düzenlemeleri kabul etmesini olumlu karşılıyoruz. Bu imkandan yararlanmanız, mücadelenizde sizlere kuşkusuz fayda sağlayacaktır. Bu konudaki yaklaşımımızı geçen hafta Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’e de ifade ettim.
SOLINGEN’DEKİ IRKÇI SALDIRI
Solingen faciasından 31 yıl sonra 25 Mart’ta yine aynı yerde 2’si çocuk 4 kardeşimize yönelik düzenlenen ırkçı saldırıyı gündeme getirdim. Bu saldırının tamamen aydınlatılması ve sorumluların da mutlaka cezalandırılması gerektiğini kendisine söyledim. Onlarca vatandaşını ırkçı teröre kurban vermiş bir ülke olarak bu hadiseler karşısında sessiz kalamayız. Vatandaşlarımızla birlikte, soydaşlarımızın haklarını da korumak devletimizin asli görevlerinden biridir.
“ÖRTBAS EDİLİYOR”
Nefret suçlarıyla mücadele noktasında Avrupa’da bir ayrım söz konusu. Bu tür olaylarda suçun kendisinden ziyade mağdurun kimliği daha fazla ön plana çıkıyor. Müslümanlara ve göçmenlere yönelik düzenlenen ırkçı saldırıların çoğunun daha soruşturma aşamasında örtbas edildiğini hepimiz biliyoruz.
Avrupa’daki gelişmeleri takip eden herkesin kabul edeceği gerçek şudur; bugün Türk ve Müslüman nefretinden beslenen neo-nazi terörü, insanlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Aşırı sağcı akımların kimi Avrupa ülkelerinde bizzat devlet tarafından himaye edilmesi, batı demokrasileri adına tam bir faciadır, utançtır, skandaldır. Türk ve Türkiye karşıtlığının son yıllarda bazı siyasetçiler ve medya eliyle körüklenmesi, vatandaşlarımızın hedef tahtasına konulmasıdır.”
BATILI LİDERLER İSRAİL’E SESİNİ ÇIKARMADI
Gazze’de tüm bu vahşet yaşanırken hiçbir batılı lider sesini yükseltmedi. İsrail’e ‘yeter artık’ diyecek bir cesur yürek çıkmadı.
Söz konusu Türkiye olunca başımıza demokrasi havarisi olanların Gazze’de yaşananlar karşısında gıkı dahi çıkmıyor.
Filistin’de iki devletli çözüme giden yol derhal açılmalıdır. Amacımız Gazze’de kalıcı ateşkestir.