Milli İstihbarat Teşkilatı’nın deşifre ettiği 3 bin FETÖ üyesi, “FETÖ hala devlette etkin mi?” sorusunu gündeme getirdi. Haber7’ye açıklama yapan Cihat Yaycı ve Nedim Şener FETÖ’ye yönelik uyarılarda bulundu.
Haber7 – ÖZEL
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın 6 yılda şifrelerini kırdığı ‘Garson‘ kod adlı mahrem sorumluya ait SD kartlarla ilgili yeni bilgilere ulaşıldı. KOM Başkanlığı’na teslim edilen verilerde yapılan çalışmalarda, bugüne kadar FETÖ‘den herhangi bir işlem görmemiş yaklaşık 3 bin kripto emniyet personelinin deşifre edildiği öğrenildi.
Gündeme bomba gibi düşen deşifre sonrası TÜRK DEGS Başkanı ve Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı ve Gazeteci Yazar Nedim Şener, Haber7‘ye açıklamalarda bulundu.
CİHAT YAYCI: AÇIĞA ÇIKMAYAN ÇOK SAYIDA FETÖ’CÜ VAR
Devletin özellikle Emniyet ve TSK’daki FETÖ’cülere karşı teyakkuzda olması gerektiğinin altını çizen Cihat Yaycı, Türkiye’nin herhangi bir kargaşaya girmesi halinde ateşi körükleyeceklerini kaydetti.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yoğurdu üfleyerek yemesi gerektiğini vurgulayan Cihat Yaycı, “Öncelikle bu silahlı kuvvetler ve emniyette ve jandarmadaki FETÖ yapılanmasına çok dikkat etmek lazım. FETÖ yapılanmasında şu anda açığa çıkmayan ve görevde olan çok sayıda FETÖ üyesi ve iltisaklı kişi olduğu kanaatindeyim. Bunlar her an fırsatını bulduğunda yine devletin emrini değil örgütün ve örgüt liderinin emrini dinleyerek Türkiye’yi karıştırabilirler. Türkiye’de kargaşa durumunda da örgütün dediği şekilde hareket eder. Bu ortamın daha da karışmasına yol açabilir, ateşi körükleyebilirler. Bunları daha önce Türkiye Cumhuriyeti Devleti yaşadı. Sütten dilimiz yandı, yoğurdu üfleyerek yemek hakkımızdır.” diye konuştu.
DEŞİFRE EDİLEN FETÖ’CÜLERDEN GÖREV DÖNDÜRÜLMÜŞ OLAN VAR MI?
MİT’in deşifre ettiği 3 bin FETÖ üyesi ile ilgili dikkat çeken ifadeler kullanan Yaycı, “Bu 3 bin kişinin arasında acaba şu anda yeniden göreve döndürülmüş olanlar var mıdır? İhraç edildiği halde, idare mahkemesi kararıyla göreve dönmesi kararı verilmiş ve şu anda göreve başlatılmış olanlar var mıdır? Bu çok önemlidir. Bunların var olup olmadığı araştırılmalıdır ki; bölge idare mahkemeleri kararları ve bu kararların uygulanmasının Türkiye’yi ne kadar büyük zararlar verdiği anlaşılsın, görülsün.” dedi.
TÜRKİYE ELLERİNE KOZ VERMEMELİ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin FETÖ hakkında usulsüz karar verdiğini söyleyen Yaycı, Türkiye’nin de bunlara koz vermemesi gerektiğini belirtti. Yaycı, şu ifadeleri kullandı:
“En önemli hususlardan bir tanesi şudur; şu anda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir karar verdi. Yetkisini aşarak bir karar verdi. Delilleri değerlendirmeye kalktı. Halbuki Adalet Bakanlığı’nın açıklaması da çok açıktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin delilleri değerlendirme gibi bir yetkisi yoktur. Ancak orada bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin eline kozlar veriliyor. O da şu; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında diyor ki kanunsuz suç olmaz.”
İLTİSAK VE CASUSLUK KAVRAMLARI FETÖ’YE GÖRE YENİDEN TANIMLANMALI!
“Ben de başından beri hep şunu söylüyorum; ‘FETÖ normal bir terör örgütü değildir. Terör ve casusluk örgütüdür.’ O zaman Türk Ceza Kanunu’nun da FETÖ’ye yönelik düzenlemeler yapılması lazım. İltisak kavramının Türk Ceza Kanunu’na, terörle mücadele kanununa konulması lazım. Ve casusluk tanımının Türk Ceza Kanunu’nda FETÖ’ye uygun şekilde tekrar tanımlanması lazımdı. Bunlar olmayınca zaten bu FETÖ’ye destek sağlayan güçler, çeşitli şekillerde birtakım gerekçeler bulmaya çalışıyor. İşte neticede ‘Bylock kanunda yok. Bilmem Bank Asya kanunda yok. Bunun benzeri uygulamalar kanunda yok, kanunsuz suç olmaz’ diye şu anda böyle kampanyalar yürütülüyor.”
TÜRKİYE, AİHM’NİN KARARINI UYGULAMAK ZORUNDA DEĞİL
Yaycı, darbe kalkışmasıyla uçurumun kenarından dönen Türkiye’nin AİHM’in saçma sapan kararları nedeniyle tekrar uçurum kenarına götürülemeyeceğini söyledi.
“Elbette Türkiye Cumhuriyeti Devleti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının kararlarını, bu kararını, bu kararını uygulaması durumunda değildir.” diyen Cihat Yaycı, itiraz edenlere ise şu sözleri kullandı:
“‘Nasıl uygulanmaz’ diyenler varsa eğer, onlar önce Batı Trakya Türklerine karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının hiçbirini uygulamayan Yunanistan’a seslensinler. Yunanistan onlarca senedir hiçbir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını uygulamamaktır.”
FETÖ’CÜLER SESSİZ SEDASIZ DEVLETE YERLEŞİYOR
İdare mahkemelerinin kararlarıyla FETÖ’cülerin sessiz sedasız devletteki görevlerine döndüğünü kaydeden Yaycı, FETÖ’nün bu durumu taktik gereği gündeme getirmediğini söyledi. “Halkın ve devletin uyanması lazım” diyen Yaycı, şunları söyledi:
“FETÖ mensupları, idare mahkemelerinden dönüyorlar. Ve şu anda dikkat ederseniz binlerce, bakın yüzlerce demiyorum, binlerce FETÖ iltisakı nedeniyle kamu görevinden çıkarılmış asker ve polis görevlerine sessiz sedasız dönüyorlar. Bunu da FETÖ hiçbir şekilde gündeme getirmiyor. Neden gündeme getirmiyor? Çünkü haklı tepki çekerse o geri dönüşler o zaman yeniden kadrolarını kaybedenlerdir. Eğer bunlar eğer bunlar gerçekten masum olsaydı. FETÖ’yle hiçbir iltisakları şunlar bunlar olmasaydı, vesaire olmasaydı, FETÖ bu durumdan istifade etmez miydi? FETÖ, ‘İşte bak haksızlık hukuksuzluk yapıldı. 3-5 sene bunlar mesleklerinden ihraç edildi. Mesleklerini yapamadılar ama dönüyorlar’ diye propaganda yapmaz mıydı? Yapardı değil mi? Harp okulu ve Hava Harp Okulu öğrencileri için bile öylesine propaganda yapan FETÖ, şimdi binlerce FETÖ iktisakı nedeniyle ilişiği kesilmiş asker ve polisin görevlerine dönmesi konusunda sessiz kalıyor. Ve bunun ötesinde ‘FETÖ niye sessiz kalıyor?’ diye buna devletin uyanması lazım. ‘Halk uyanmasın’ diye talimatla sessiz kalıyorlar. Ve bunlara silahları ve üniformaları geri veriliyor.”
ERDOĞAN’A SESLENDİ: SİLAH VE ÜNİFORMA VERİLMESİN
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenen Yaycı, göreve döndürülenlere silah ve üniforma verilmemesi çağrısında bulundu. Yaycı, şu ifadelerde bulundu:
“Bu gerçeği görüp Türkiye’nin tekrar uçurumun kenarına gelmemesi için ben buradan Cumhurbaşkanımıza tekrar sesleniyorum; en azından bu geri döndürenlere silah ve üniformaları verilmesin. En azından silahlı bir göreve verilmesin, silahlı görevlendirilmesinler. Bunlar kritik görevlerde yer almasınlar. Aman, aman! Emniyet müdürlükleri, gemi komutanlıkları, pilotluk, şunlar, bunlar yapmasınlar.
YUNANİSTAN İLE SAVAŞA BİLE SOKABİLİRLER
“İşte en son doktor olayını gördük. Doktor çocukları nasıl zehirledi? Nasıl ailelerinden kopardı. Daha önce yapılan İsmail Ok’a yapılan suikasti gördük. Adamın kalbine durdurmaya çalıştılar. Bugün bu FETÖ iltisaklılardan bir tanesi talimat alınca uçakla bir yerleri bombalasa, bir gemi komutanı bir Yunan savaş gemisine ateş açıp Türkiye’yi savaşa soksa, bir emniyet müdürü ülkenin içerisinde görev yerindeki bir karışıklığı körüklese, bu Türkiye’nin içine yayılsa… Bunlar ihtimal dâhilinde değil midir? Bunları rahatlıkla yapmamaları için bir daha söylüyorum; tekrar kandırılmayalım.”
KURUMLAR, İHRAÇ EDİLENLERİ KENDİ MEVCUDUNA ORANLA AÇIKLAMALI
“FETÖ’yle mücadele konusunda çok ciddi durmak lazımdır.” diyen Yaycı, “Her kurumun ‘FETÖ’den şu kadar kişi ihraç edildi’ dememesi lazımdır. Her kurum, FETÖ’den ihraç edilenin kendi mevcuduna oranını açıklamalıdır. Mesela Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yüzde kaçı FETÖ’den ihraç edildi? Emniyette yüzde kaçı? Silahlı kuvvetlerde yüzde kaçı? Bunları da rütbe ve makamlarıyla makamlarıyla açıklamalı. Bütün Kızılderililere işlem yapılıyor ama şefler içeride. Olmaz böyle bir şey. Dolayısıyla üst kademeden bunlardan ne kadar işlem görüldüğünü de bilmemiz lazım.” diye konuştu.
NEDİM ŞENER: FETÖ’CÜLER YARGI ÜZERİNDEN AKLANABİLİYOR
Konuyla ilgili Haber7‘ye önemli açıklamalarda bulunan Gazeteci Yazar Nedim Şener, FETÖ’nün yargıda etkin olduğunu ve bazı FETÖ’cülere takipsizlik ve beraat kararları verildiğini belirtti.
Göreve iade edilenlerin gerçek mağdur olup olmadığına bakılması gerektiğini belirten Nedim Şener, şu ifadelerde bulundu:
“Devletin kurumları şu anda devletin içinde FETÖ’cülerin olduğunu zaten biliyor. Yargı da biliyor. İşin ilginci yargıda da FETÖ’cüler var. Dolayısıyla bugün öyle FETÖ tehlikesi falan kalkmış değil. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra artık yok olmuşlar falan değiller.
İşin garip tarafı da şu; yargıda da FETÖ’cüler var. Bugün takipsizlik ve beraat kararı almış kişiler emniyette, milli eğitimde, yargıda falan göreve iade ediliyor. Aslında dönüp bu kararlar nasıl çıkmış bir bakmak lazım. Doğru mudur, değil mi, gerçekten mağdur mudur, değil mi?”
FETÖ’NÜN HALA OPERASYON KAABİLİYETİ VAR
3-4 ay önce Deniz Baykal’a uygulanan kaset kumpasının Muharrem İnce’ye de yapıldığını kaydeden Şener, “Tıpkı 2010 yılında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal’a yapılan kaset kumpasının benzerini 14 Mayıs 2023 seçimleri öncesi Muharrem İnce’ye yaptılar. FETÖ’cülerin bu montaj kumpasıyla Muharrem İnce’yi Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmeye zorladılar ve sonuç da aldılar. İlginç tarafı Cumhuriyet Halk Partisi FETÖ’cülerin yaptığı montaj kupasını ‘Ruslar yaptı elimde delil olmasa bunları yazmazdım’ diye de açıklama yaptı. CHP tayfası da o kumpastan yararlanmaya çalıştı. Dolayısıyla Fetullahçı Terör Örgütü sadece devlette değil, siyasette de hala operasyon yapabilme kabiliyetine sahiptir. Çünkü renklendirme diye bir stratejileri var. Atatürkçü, İslamcı, milliyetçi, solcu, sağcı, ülkücü, komünist, çevreci, LGBT’ci gibi her kılığa hatta her takımdan Fenerbahçeli, Trabzonlu, Beşiktaşlı kılığına girerek ,sosyal medyada algı operasyonları yürütüyor. Ve muhalif kitleleri de rahatlıkla yönetebiliyor. İşte Muharrem İnce o yüzden çekilmek zorunda kaldı.” ifadelerinde bulundu.
MİT’İN DEŞİFRESİ ŞAŞIRMADI
Emniyet Teşkilatındaki 3 bin FETÖ’cünün deşifre edilmesine kimsenin şaşırmaması gerektiğini kaydeden Şener, “Milli İstihbarat Teşkilatı’nın aslında 2015 öncesi listelerin bulunduğu SD kart şifresini kırıp içindeki bilgilere ulaşması şaşırtmamalı kimseyi. Ve orada da görüldüğü gibi polis teşkilatında hala işlem yapılmamış binlerce kişiden bahsediliyor. Var mı? Var.” dedi.
TÜRKİYE-RUSYA ÇATIŞMASINI SADECE 1 FETÖ’CÜ ÇIKARMAYA ÇALIŞTI
FETÖ mensubu sıradan bir polis memurunun bile Türkiye’yi çatışmaya sürüklemeye yeteceğini söyleyen Şener, “Diyeceksiniz ki, bir tane dahi olsa riskli midir? Evet bir tane dahi olsa risklidir. Çünkü onların nasıl bir mankurt olduğunu ve nasıl tehlikeli olabildiğini tahmin dahi edemezler” ifadesinde bulundu.
Tehlikenin boyutunu anlatan Şener, şu ifadelerde bulundu:
“Bir örnek vereyim; sadece sıradan bir polis memuru gidip Rus Büyükelçi’yi vurdu. Hem de nasıl renklendirilmişti? Nusracı kimliğiyle… El Nusra işiymiş gibi sloganlar atarak bir toplantı sırasında Rus Büyükelçiliği vurdu değil mi? Amacı neydi: Türkiye-Rusya arasında bir çatışma çıkarmak. 2016 yılı Aralık ayında, darbe girişiminden sonra ‘Türkiye zora girsin’ diye o olay gerçekleşti.
İSTİHBARİ MÜLAKAT NOTLARI FETÖ’NÜN ELİNE GEÇTİ
İşte çok basit; Cevheri Güven mesela. Bir kişi değil mi? Ama arkasında bir lojistik var onun, laboratuvar var. Şöyle düşünün; geçenlerde Ankara’da bir mafya mensubuna operasyon yapılıyor. Emniyet içerisinde o kişilerin avukatlarına verilen ifade metni de değil, mülakat notları bile FETÖ’cülerin eline geçiyor. Ve bu adam bunu alıyor, çeviriyor, paylaşıyor. Yurt dışından Türkiye’deki muhalif medya servis ediyorlar. Yani bu mülakat notları hani istihbari anlamda değerlendirilir. İşte o bilgiler delillendirilirse işleme konulur. O mülakat konusunda her şey söylenebilir. Çünkü hukuki bir şeyi yoktur bunun. Temeli yoktur. Delillendirebilirsen ondan sonra adli bir anlam taşır.
HİÇBİR GAZETECİNİN ULAŞAMADIĞI BİLGİLER
“Ama ne oluyor? Ankara Emniyeti’nden mesela FETÖ’ye sızıyor. Çok enteresan değil mi? Türkiye’deki hiçbir gazeteci ona ulaşamaz. Türkiye’de hiçbir gazetecinin ilişkisi o noktaya ulaşmaya yetmez. Ama emniyetin içinde FETÖ’cü olursa, FETÖ’cü FETÖ’cüyü onu verir. Şimdi Cevheri Güven de bunu paylaşır tabii. Ne yaptı mesela? İşte iddianamesi çıktı dün. Muharrem İnce’ye kurulan kaset kumpasının arkasında yine Cevheri Güven var. Peki bir bakın bakalım, Cevheri Güven’in Twitter hesaplarını kimler takip ediyor? En çok kimler destekliyor; Muhalifler. Oradan bilgi alıyorlar. Yani dolayısıyla FETÖ hayatımızın her yerinde var zaten.”
TUTUKLU FETÖ’CÜ SAYISI 120 BİNDEN 14 BİNE DÜŞTÜ
FETÖ mensuplarının değiştirilemeyeceğini belirten Şener, cezaevindeki tutuklu rakamlarının da 14 bine düştüğünü aktardı. FETÖ’cülerin çocuklarını bile kullandığını söyleyen Şener, “Çok basit bir rakam. Hiçbir şeyden anlamıyorsak rakamlardan anlayalım. 120 bin FETÖ’cü tutuklandı, cezaevine girdi. Şu anda kaç kişi var içeride biliyor musun; 14 bin. Nerede bu adamlar? Sokakta, sosyal medyadalar, her yerdeler. Yani hayatın içindeler. Ama bak hala operasyon yapılıyor. Onlar yardım ediyorlar falan filan. Gözünü oyuyoruz, onlar hala örgütsel amaç için çalışıyorlar. Adamların yetiştirme tarzı bu, değiştirmezsin. İstiyorsun ki adam nedamet getirsin, yapılanın kötü bir şey olduğunu düşünsün, işte devletinin, milletinin, ailesinin yanına dönsün. Ama hayır kardeşim, adam ailesini bile feda edebiliyor. Ne yapıyor? İşte Meriç’ten geçiyor, çoluğu çocuğu orada boğuluyor mesela. Çoluk çocuğu niye katıyorsun işin içine değil mi? Çünkü o orada boğulsun ki bunlar mağduriyet olsun. Sonra da müze yapıyorlar yurt dışında, “Boğulan çocukların ayakkabıları.” Kendiniz boğdunuz. Örgüt liderinin lafına bakıp karını çocuğunu götürüyorsun. Burada onları rahatsız edenler mi var? Bunlar karısını çocuğunu ortaya atıyor. Bunlarda izzet-i nefis diye bir şey yok.” diye konuştu.
BUNUN SONUÇLARINI GÖRECEĞİZ, ‘BİZ NE YAPTIK’ DİYECEKLER
FETÖ mensuplarının devletteki görevlerine geri döndüğünü kaydeden Şener, sözlerini şöyle tamamladı:
“Emniyet, Milli Eğitim, Yargı ve birçok kurumda geri dönüşler var. Eğer kanunu uygulayacaksan bunlara kritik görevler verme. Çok önemli görevler verirsin, orada o bilgi güvenliği kalmaz. Zaten bunun sonuçlarını göreceğiz. Sözüm ona hukuka uyuyoruz falan filan diye bu iadeler yapılıyor ya şimdi. Birileri imza atıyor, atsın. Zaten yakında onların nasıl altını oyduklarını görünce ‘Biz ne yaptık?’ diyecekler. Süzgeçten geçirmeden geri döndürenler bir süre sonra ‘Allah Allah, bu nasıl oldu ya? Bu belge buradan nasıl sızdı’ falan diye kendileri açıklama yapacaklar.”